İnsan Ne İle Yaşar? (Tolstoy)

Kunduracı Simon, karısı ve çocuklarıyla birlikte bir köylünün evinde oturuyordu. Kazancı, ancak boğazlarına yetiyordu.Bir gün evinden kaban almak için çıkti.Ancak parası yoktu.Kendisine borcu olanlardan para alarak bir kaban almayi yegliyordu.Fakat kendisine borcu olan kime vardiysa hicbirinin parası yoktu.Sadece borcundan biraz para alabilmisti.O parayla da kaban alamayacagindan bir bira alarak evine doğru soğukta yürümeye başladı.Evine doğru giderken kilisenin yanında çırılçıplak, heykel gibi duran bir adam gördü. Önce, hızlı bir şekilde oradan uzaklaştıysa da sonra insanlığından utanarak geri döndü. Bu genç bir adamdı. Hemen, üstünden ceketini çıkardı ve adamın sırtına geçirdi. Kuşağını da beline bağladı. Yetmedi, ayağındaki çizmeleri de çıkarıp adama giydirdi. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, kalacak yeri yok diye, alıp evine getirdi.
Bu arada adının Mihail olduğunu öğrendi.

Simon bu işe kızmak için ağzını açacaktı ki, adamın uşağı kapıdan içeri girdi. Efendisinin öldüğü için çizmeye gerek kalmadığını, hanımının onun yerine bir çift terlik yapılmasını istediğini belirtti. Mikail yaptığı terlikleri uşağa uzattı. Aradan altı yıl geçmişti. Bir gün bir kadın. birinin ayağı topal iki çocuğu ile gelir ve ayakkabı yaptıracağını söyler. Sonra da kadının anlattıklarına göre, bu ikiz çocukların anne ve babaları ölmüş ve kadın onları himayesine almıştır. Kadın gittikten sonra. Mikail gülümser. Bu onun geldiğinden beri üçüncü gülümsemesidir. Birincisi, Simon’un hanımı ona yemek verdiğinde; İkincisi, çizme siparişi veren adam geldiğinde olmuştu.

Mikail, önlüğünü çıkardı ve “Allahaısmarladık efendilerim, Allah beni bağışladı, bir kusur işledi isem siz de bağışlayın.” diyerek gitmek için hareketlendi. Mikail’den bir ışık yükseliyordu. Simon kalkıp onun önünde eğildi. Ve Mikail’den mümkünse durumu izah etmesini istedi. O da, “Ben bir melektim. Allah bana yeni doğum yapmış bir kadının canını almam için görev verdi. Baktım kadının kocası yeni ölmüş. Görevi yapamadım. Allah da bana, git o kadının canını al ve şu üç hakikati de öğren dedi. İnsanda yaşayan nedir? İnsanlara verilmemiş olan şey nedir? Ve insan ne ile yaşar?